Psikologların Yasal Statüsü Hakkında Bir Değerlendirme
Psikoloji, insanın gözle görülür davranışlarını ve zihninden geçen iç yaşantılarını inceleyen bir bilim dalıdır. Ülkemizde psikoloji bilimini lisans düzeyinde konu edinen iki bölüm bulunmaktadır. Bunlar “Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık” ve “Psikoloji”dir. Ülkemizde psikologlar, avukatlar ya da doktorların sahip olduğu gibi bir meslek yasasına sahip değildir. Bu sebeple mesleki güvenceleri zayıftır. Psikolog olmayan kimseler de mesleği icra edebilmektedir. Böylece psikologlar inanılmaz bir haksız rekabetle karşı karşıya kalmaktadır. Biz bu yazımızda psikologların sahip olduğu hak ve yetkileri belirginleştirmeye çalışacağız.
1219 Sayılı “Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun” sağlık meslek mensuplarını belirleyen kanundur. İsminden de anlaşılacağı üzere bu kanun Cumhuriyetin ilk yıllarında çıkan eski tarihli bir kanundur. Bu kanuna 2011 yılında eklenen bir hüküm ile psikologlar ilk defa kendilerine yasal bir zeminde yer bulabilmişlerdir.
Ek Madde 13’teki düzenlemeye göre klinik psikolog,
“Psikoloji veya psikolojik danışma ve rehberlik lisans eğitimi üzerine klinik ortamlarda gerekli pratik uygulamaları içeren klinik psikoloji yüksek lisansı veya diğer lisans eğitimleri üzerine psikoloji veya klinik psikoloji yüksek lisansına ilaveten klinik psikoloji doktorası yapan sağlık meslek mensubudur.”
Bu hükme göre klinik psikolog unvanını elde etmek için
- Psikoloji/ Psikolojik Danışma ve Rehberlik bölümünden mezun olduktan sonra klinik psikoloji yüksek lisansı yapmış olmak,
- Herhangi bir lisans programından mezun olduktan sonra psikoloji/ klinik psikoloji yüksek lisansı + klinik psikoloji doktorası yapmış olmak gerekmektedir.
Her şeyden önce şunu belirtmeliyiz ki, klinik psikologların yasal düzenlemeye kavuşması meslek açısından sevindiricidir; fakat bu düzenleme kesinlikle yeterli değildir. Klinik psikoloji, psikoloji biliminin alt dallarından yalnızca birisidir. Deneysel psikoloji, sosyal psikoloji, gelişim psikolojisi gibi birçok psikoloji dalı bulunmaktadır. Anlaşılan kanun koyucu, yalnızca klinik psikologları yasal düzenleme yapmaya “değer” görmüştür. Bu hatalı bir yaklaşımdır.
22 Mayıs 2014 tarih ve 29007 sayılı resmi gazetede yayınlanan “Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik” klinik psikologları “Sağlık meslek mensubu” olarak tanımlarken, psikologu ise “Sağlık hizmetlerinde çalışan diğer meslek mensubu” olarak tanımlamaktadır.
Bu yönetmeliğe göre klinik psikolog, ilgili uzman tabibin teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı olarak, hastalara eğitimi aldığı terapi ve psikolojik destek hizmetini verebilmektedir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere, klinik psikologların hastalık teşhis etmeye yetkileri bulunmamaktadır. Ancak ilgili uzman tabibin (psikiyatri eğitimi almış uzman doktor) yönlendirmesi ile hastalar ile çalışabilmektedir.
Bunun yanı sıra yönetmelikte klinik psikologların uzman tabibin yönlendirmesine bağlı olmadan psikoterapi yapabileceği “hastalık olmayan durumlar” da mevcuttur.
Klinik psikologlar için yasal durum bu iken, sadece psikolog titrine sahip olanlar için ise durum daha farklıdır. Onlar, Sağlık Bakanlığı tarafından uygun görülen sertifikalı eğitimleri almak şartıyla, bir klinik psikologun ya da ilgili uzman tabibinin sorumluluğunda sertifika alanlarına dahil uygulamaları gerçekleştirebilir.